İsviçre'nin Mulegns köyünde, ileri düzey 3D beton baskı teknikleriyle inşa edilen yeni bir mimari yapı olan Tor Alva (Beyaz Kule), ziyarete açıldı. Sadece 11 kişinin yaşadığı bu köyü canlandırmak amacıyla inşa edilen kule, 23 Mayıs'tan itibaren günlük rehberli turlarla gezilebilecek. Temmuz ayı itibariyle ise çeşitli kültürel performanslar da düzenlenecek.
Bu çarpıcı yapı, Origen kültür vakfı ile ETH Zürih iş birliğiyle geliştirildi ve yaklaşık beş yıl boyunca yerinde kalması, ardından başka bir konuma taşınması planlanıyor.

32 adet beyaz beton sütundan oluşan ve yukarı doğru incelerek dallanan dört katlı bu yapı, hem sanatsal hem de taşıyıcı özelliklere sahip. Mimar Michael Hansmeyer ve ETH Profesörü Benjamin Dillenburger, yapıyı aynı anda hem süsleme hem de yapı elemanlarını oluşturan algoritmalar yardımıyla tasarladı. Form, Graubünden'den göç eden ve Avrupa’ya pastacılık becerilerini taşıyan ustaların tarihine göndermede bulunuyor.

ETH Profesörü Robert Flatt tarafından geliştirilen yeni bir beton karışımı, hızlıca sertleşip sonraki katmanları taşıyabilecek kadar sağlam yapıda. Bu proje, 3D baskı ile yapılan parçaların yalnızca estetik değil, aynı zamanda yük taşıyan bileşenler olarak kullanıldığı ilk örneklerden biri. Bu başarı, “büyüyen donatı” adlı yeni bir güçlendirme yöntemiyle sağlandı: Bir robot beton katmanları dökerken, ikinci robot her 20 cm’de bir halka şeklinde donatı yerleştiriyor.
Sütunların üretimi ETH Zürih’in Hönggerberg kampüsünde beş ay sürdü. Daha sonra parçalar Savognin'de birleştirilip Mulegns'e taşındı. Ayrıca, araştırmacılar 3D baskılı betonun taşıyıcılık kapasitesini güvenli bir şekilde hesaplayabilmek için yeni test yöntemleri geliştirdi.
İsviçre Federal Konseyi Üyesi Guy Parmelin projeyi şöyle övdü:
ETH Zürih Başkanı Joël Mesot da kuleyi
Bu çarpıcı yapı, Origen kültür vakfı ile ETH Zürih iş birliğiyle geliştirildi ve yaklaşık beş yıl boyunca yerinde kalması, ardından başka bir konuma taşınması planlanıyor.

32 adet beyaz beton sütundan oluşan ve yukarı doğru incelerek dallanan dört katlı bu yapı, hem sanatsal hem de taşıyıcı özelliklere sahip. Mimar Michael Hansmeyer ve ETH Profesörü Benjamin Dillenburger, yapıyı aynı anda hem süsleme hem de yapı elemanlarını oluşturan algoritmalar yardımıyla tasarladı. Form, Graubünden'den göç eden ve Avrupa’ya pastacılık becerilerini taşıyan ustaların tarihine göndermede bulunuyor.

ETH Profesörü Robert Flatt tarafından geliştirilen yeni bir beton karışımı, hızlıca sertleşip sonraki katmanları taşıyabilecek kadar sağlam yapıda. Bu proje, 3D baskı ile yapılan parçaların yalnızca estetik değil, aynı zamanda yük taşıyan bileşenler olarak kullanıldığı ilk örneklerden biri. Bu başarı, “büyüyen donatı” adlı yeni bir güçlendirme yöntemiyle sağlandı: Bir robot beton katmanları dökerken, ikinci robot her 20 cm’de bir halka şeklinde donatı yerleştiriyor.
Sütunların üretimi ETH Zürih’in Hönggerberg kampüsünde beş ay sürdü. Daha sonra parçalar Savognin'de birleştirilip Mulegns'e taşındı. Ayrıca, araştırmacılar 3D baskılı betonun taşıyıcılık kapasitesini güvenli bir şekilde hesaplayabilmek için yeni test yöntemleri geliştirdi.
İsviçre Federal Konseyi Üyesi Guy Parmelin projeyi şöyle övdü:
“3D baskılı Beyaz Kule, Graubündenli pastacıların mirasını hatırlatırken aynı zamanda inovasyonu ve iş birliğini temsil ediyor. ETH Zürih’in teknik uzmanlığı, Origen Vakfı’nın vizyonu ve kamu-özel iş birliği bu olağanüstü projeyi mümkün kıldı.”
ETH Zürih Başkanı Joël Mesot da kuleyi
“Bilim ve endüstri dünyasının iş birliğinin bir sembolü”
olarak tanımladı. Origen Vakfı’nın kurucusu Giovanni Netzer ise
“Beyaz Kule yalnızca teknik bir başarı değil; inşaat sektörüne ilham veriyor, sürdürülebilir turizmi teşvik ediyor ve yeni bir kültürel alan sunuyor.”
dedi.